Günümüzde büyük bir güç olarak karşımıza çıkan medya, popülerliğin sürekliliği ve
kapitalizmin geniş kitlelere yayılmasında da bir araç olarak kullanılmaktadır.Bu doğrultuda "her televizyon izlediğimizde, bir alışveriş
merkezinde yürüdüğümüzde, bir mobilya parçasına oturduğumuzda, bir eğlence
parkını ziyaret ettiğimizde veya internette sörf yaptığımızda, görsel temsil
biçimlerini deneyimliyoruz (Freedman, 2003)". Bu sistem içerisinde kadın ve erkeğe belli roller yüklenmiştir. "Bu cinsiyetçi
yaklaşım karşımıza toplumsal cinsiyet kavramını çıkarmakta medyanın etki gücü ve popüler
kültürün etkisi altında kişilere yüklemiş olduğu rollerin bilinmesi bu konuda farkındalığın kişilerce
kazandırılması önem arz etmektedir (Güler ve Uludağ, 2020).İlk bakışta cinsiyet rolleri üzerine yapılan reklamların ürettiği medyaların belirli ürün grupları üzerinden yapılmasının pek fazla bir
fark yaratmayacağı düşünülebilir.Fakat reklamcıların incelikli mesaj stratejilerinin
yarattığı etkiler bağlamında, farklı ürün gruplarında daha özgül medya mesajlarının
tasarlanmasının hedef kitle üzerindeki etkisi açısından fark yaratacağı da hesaba
katılmalıdır (Er Özden ve Özden, 2018). Toplumsal cinsiyet kavramına ilişkin olarak
yapılan açıklamalara bakıldığında cinsler arasındaki kültürel ve sosyal yönden yüklenmiş
sorumluluklar ve roller arasındaki ilişki olarak veya cinslerin toplum içerisinde üstlenmiş oldukları
rollerin ve sorumlulukların kendi kendine var olmasından çok belirlenmiş olan roller ve
sorumluluklar olduğu söylenebilir. Toplumsal cinsiyet rolleri ise cinsiyetçi bir tavır içerisinde
kadına ve erkeğe ilişkin nasıl davranması gerektiğini, yapması gerek ve yapmaması gerekenleri
belirler. Bir şekilde doğrudan ya da dolaylı yollarla belirlenen bu cinsiyet rolleri kişinin toplumda
kabul görmesini kendini toplumun bir parçası olarak düşünebilmesini ona ait olduğunu
hissedebilmesini sağlar (Güler ve Uludağ, 2020). Ancak erkek egemen kültürün dayattığı cinsiyet rolleri ve kriterlerine karşı sorgulamalar yapmaya başlayan Feminist sanatçılar, kadının toplum tarafından yeterince temsil edilmemesi hatta dışlanmasına karşı seslerini yükseltmişlerdir. "Erkekleri kadınlar üzerinden tatmin eden
estetik hazzın yok edilmesine çalışan
post modern feministler genellikle ikona
kırıcı mantıkla hareket etmiş, medyadaki
kadın imgelerinin baştan çıkarıcılığını
ortadan kaldırma yoluna gitmişlerdir. Ya
da her tür kadının nesneleştirmesini
sürdürdüğü kuramı bir yana bırakıp
kadının temsil edilmesinden tamamen
kaçınmayı tercih
etmişlerdir (Barret,2015 akt. Akalın ve Baş, 2018)". Aynı zamanda kadına ve erkeğe biçilen cinsiyet rollerinde güç ve kuvvet yetileri erkeğe atfedilirken, zayıflık ve yönetilme durumları ise kadınların payına düşmüştür. Ayrımcılığa neden olan bu tür geleneksel yaklaşımlar siyasal, sosyal ve ekonomik alanda kadını daha geride bırakmasının yanı sıra, tüm alanlarda eşitsizlik kadınlar aleyhine çalışmaktadır.
Cindy Sherman
Toplumsal cinsiyet kavramının cinsiyet üzerinden en çok tartıştığı konu beden
konusudur. Özellikle kadın bedeninin seyirlik bir obje olması bazen de tamamen tersi
yapılarak, tabulaştırılması, bunun yanında farklı cinsel kimliklerin bedensel farklılıkları
ve farklı ihtiyaçlarından dolayı, beden hem irdelenen, özgür kılınması gereken bir konu,
hem de bu farklılıkların meşruluğu yanında, mahremiyetinin korunması adına, örtük bir
konudur. Başkalık, insanları korkuttuğu için gerçekliğin yani farklı olanın
sergilenerek meşrulaştırılması düşüncesi, tabu olan ama aslında herkesin bildiği şeyin,
açık edilmesi meselesi iğrenç ya da çirkin boyutları öne getiren bir sanatı doğurmuştur (Karacan, 2016).
Bu doğrultuda beden sanatı ve performansların ilk örneklerinde olduğu kadar bugünkü örneklerinde “çirkin” ya da “iğrenç” sanatının içinde feminist
çalışmaların önemli bir yer tuttuğu görülmektedir. Kadının cinselliğine yüklenen abject anlamıyla ötekileştirilen kadın, erkeğin zevk
alacağı kadın imgesine dönüşü sadece dışsal güzelliğiyle tanımlanıp
nesneleştirilerek erkeğin zevk nesnesine dönüşüdür. Bedeni bir bütün olarak atıkları
ve alt organlarıyla birlikte ele alınmayıp, üst bir katogori olarak güzellik ve yücelik
kavramı üzerinden tanımlama da bizi tıpkı bedenin iç ve dış ayrımıyla
nesneleştirilmeye götürür(Akkol, 2018).
Carolee Scheemann, Interior Scroll (Dahili Tomar), (1975), Peformans Fotoğrafları ve Tomar.
Bu performasında erkek egemen kültürde kadının kendi
bedeninin erkek tarafından tanımlanmasına karşı çıkan Schneemann, cinsel organın ve
bedeninin canlı, erotik ve performatif olduğunu vurgulamak istemiştir. Sanat tarihi
erkeklerin yarattığı çıplak kadın imgeleriyle doludur. Bu imgeler erkeğe göre
oluşturulan edilgen sessizlik içindedir. Oysa bu performansta sanatçının çıplak
olması, sadece kendisi için çıplak olmadığını ve görünmeyeni açık etmekle birlikte,
kadının kendi bedenine yakınlığını engelleyen eril bakış açısına da bir karşı geliştir.Feminist sanatçılar, özellikle kendi bedenini kullananlar, kadın bedeninin
güzellik olarak tanınmasına karşı çıkmışlardır. Bedeni, bütünlük içinde atıklarıyla
birlikte yeniden tanımlamış; sınırları zorlayarak abject art olarak sanat alanına
taşımışlardır. Kadın bedeninin, abject art olarak sanatta yer alması ve izleyicinin
abject ile karşılaşmalarında yaşanacak dolaysız mesafesiz etki için özellikle
performans sanatı kullanılmıştır. Sanatçı bedeniyle izleyicinin bedeni arasındaki bu
mesafesizlik, abject olarak kabul edilen bedene yakınlık izleyicide tedirginlik ve
kışkırtıcılık hislerine sebep olur. Travma olarak kabul edilen abject, beden ve
sınırlarının kırılması ve gerçeğin kendisiyle yüzleşmesi ile sanatın alanında da
performans sanatını öne çıkarmıştır (Akkol, 2018).
Kaynaklar
Akalın, T , Baş, R . (2018). Toplumsal cinsiyet eşitsizliğinin kadın sanatçılara yansıması.Marmara Üniversitesi Kadın ve Toplumsal Cinsiyet Araştırmaları Dergisi , 2 (2) , 112-128 .
Akkol, N.(2018).Abject art olarak kadın
bedeni ve performans sanatındaki kışkırtıcılığı. Ulakbilge Sosyal Bilimler Dergisi, 6(29) 1349-1361.
Er, Özden, E. ve Özden, Z. (2018). Feminizm Ve Görsel Tasarım: Birinci Kuşak Feminizm Dönemindeki Kozmetik Reklamlarında Kadın İmgelerinin Dönüşümü. Akdeniz Üniversitesi İletişim Fakültesi Dergisi, Aralık (30), s. 142-163.
Freddman, K. (2003).Teaching visual culture. Teachers College Press.
Güler, E., Uludağ M. (2020). Popüler görsel kültürde toplumsal cinsiyet rollerinin incelenmesi: Youtube kanallarında kadın ve erkek imajları, Turkish Studies - Social, 15(1), 343-367.
Karacan, N. (2016). Toplumsal Cinsiyet Kavramı, Yeniden İnşası ve Sanata
Yansımaları. İdil Dergisi, 5 (24), s.1079-1093.
Yorumlar
Yorum Gönder